30 Temmuz 2013 Salı

Sen de mi be James Dean?

Dünyanın kutsal sinema adresi Hollywood, yıldızlarını hayatta tutabilmek için her şeyi yapıyor. Daha Marilyn Monroe'nun farklı bir yüzünü gösteren "Marilyn İle 1 Hafta" filminin ateşi sönmeden, başka bir efsane,James dean "bilinmeyenlerini" anlatan  “joshua tree 1951” filmi gündeme geldi.
Çekimlerine başlandığından beri konuşulan film, bu yaz gösterime girecek. Filmin amacı, web sitesinde şöyle anlatılıyor "
james dean'i yeni nesil için yeniden tanımlamak". Bunun anlamı, yeni neslin, Dean'i bizim bildiğimizden çok farklı tanıyacak olması. Çünkü film,James dean'in "eşcinsel ilişkilerini" beyazperdeye taşıyor.
Hollywood'da sık rastlanmayan bağımsız yapımların ve alternatif yönetmenlerin arasında en çok göze çarpanlardan Matthew Mishory, “joshua tree 1951” in senarist ve yönetmeni. Bu film için 2 senelik bir araştırma yapmış. Mishory şöyle diyor: "Milyonlar için Dean, altın çağın kirlenmemiş bir ikonu. Ama benim gibi dışardan bakanlar için, o daha karanlık, daha kusurlu ve daha gerçek bir şeyleri temsil ediyor."
"Daha gerçek olması mutlaka eşcinsel olması anlamına mı gelmeli? James dean kadınları tercih etmiyorsa, bu dünyada kadınların işi ne?" James dean filmlerini kafamda bu sorularla izleyeli bir hayli zaman oluyor çünkü Dean'in cinsel yönelimlerine dair yıllardır spekülasyonlar vardı. Hatta aynı dönemin Rock Hudson gibi diğer yakışıklı yıldızlarıyla ilişki yaşadığı dahi iddia edilmişti. Dean'in biyografisini ilk yazan kişi ve yakın arkadaşı William bast ilişkilerinin arkadaşlıktan öte olduğunu söylemişti. Ayrıca Dean'in en ünlü filmi "rebel without cause”un (asi gençlik) yönetmeni de Dean'in homoseksüel ilişkiler yaşadığını anlatmıştı. Tüm bu iddiaları doğrularcasına, Dean, savaşa gitmemek için homoseksüel olduğunu beyan ederek, askerlikten muaf tutulmayı talep etmişti. O dönemler, Amerikan Ordusu eşcinselliği "zihinsel bir rahatsızlık" olarak kabul ediyordu. Bir röportajında ise bu konudaki sorulara şöyle cevap vermişti: "Hayır, eşcinsel değilim ama bütün hayatımı da sınırlarla geçirmeyi düşünmüyorum." Yine de “joshua tree 1951” 'in fragmanını izleyip senaryosunu okuyana kadar "Gerekirse biseksüel olsun ama bizim olsun James dean diyordum. Oysa filmde ev arkadaşı William bast ile yaşadığı ilişki, Brokeback Mountain filmini hatırlatan sahnelerle anlatılıyor. İşte o noktadan itibaren, James dean'e aynı gözle bakmak imkansızlaşıyor
Film, 1951 yılında, Dean'in Santa Monica'dan, California'daki “joshua tree 1951” 'ye taşınmasıyla başlıyor. Dean'i genç oyuncu James Preston canlandırıyor. Preston, bugüne kadar sadece televizyon dizilerindeki oyunculuğuyla tanınıyor. Fragmanlardan görüldüğü kadarıyla bazı sahnelerde gerçekten de Dean'den farksız. Ama çoğu sahnede Dean'in "hem dünyanın tüm yükü omuzlarında hem de evrenin en cool insanı" havasından eser yok. Daha çok sevgiye ihtiyaç duyan bebek suratlı bir genç var...
Şubat 1931 doğumlu aktörün tam adı James Preston Dean.
9 yaşındayken annesini kanser nedeniyle kaybetti. Annesinin vefatından sonra ona halası baktı. Koyu Katolik olan halası, Dean'in sürekli kiliseye gitmesini istiyordu. (Yıllar sonra bir röportajda Elizabeth Taylor, Dean'in kendisine "papaz tarafından taciz edildiğini" itiraf ettiğini anlatmıştı.) 3 filmle efsane haline gelen aktör, 30 Eylül 1955'te geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.
Joshua Tree 1951, James Dean üzerinden 1950'lerin Amerikan kültürünü, Hollywood'u, kişisel ilişkileri deşiyor ve 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde Dean, Shakespeare'in Danimarkalı prensi yani Hamlet gibi anlatılırken ikinci bölümde Saint-Exupery'nin çölde kaybolan altın rengi saçlı Küçük Prensi'ni getiriyor akla. Son bölümdeyse Hollywood'un eşsiz, kayıp prensi olarak efsaneleşiyor
HT PAZAR 18 Mart 2012

22 Temmuz 2013 Pazartesi

James Dean efsanesi:Hızlı Yaşa Genç Öl

"..bir seyiciydi yanlızca.Göz kamaştıran sığnağın yamacına çekilmiş,aslında baktığının hüznün sıgınağı olduğunu keşfeden''(Oscar Wilde-De Profundis).Cennetin Doğuşu(East of Eden)NewYork galasını James Dean'siz yapmıştı.Herkes Elia Kazan'ın yeni keşfini konuşuyordu. Herkes yeni bir Brando'nun daha bulunduğunu düşünmüştü.Hakkında bir çok magazin haberi yapılabilecek,kendi yaşam tarzlarını kendilerine göstercek birini bulduklarını sanmışlardı.Oysa ki unuttukları bir şey vardı.Kendi kalıplarının çok ötesinde bir idol olmuştu.
Hayatının satır başları içeriğine göre kıyasla çok sadeydi.1931 yılında İndiana'da küçük bir kasaba da doğmuş.Dokuz yaşında annesinin ölmesi sonucu halasının yanında küçük bir çiflikte (Fairmount)büyüdü.Lise eğitimini yaptığı California'da Aktörlük eğitimi aldı.Hayatının dönüm noktası NewYork'a gitmesiydi.Fazla parası olmadığı için ücretsiz eğitim veren Actor studıos'un yetenek sınavlarına girdi.Ve kazandı.O zamanlar büyük hayranlık duyduğu Marlon Brando'da bu okulda ögrenim görmüştü.Okulun kurucusu Türk asıllı Elia Kazan'dı.İlk sinema flimi ve büyük başarısı olan East of Eden(Cennetin Doğuşu)Kazan'ın kendisini keşfiyle oldu.Elia Kazan Bir Yaşam adlı kitabında James Dean'le karşılaşmasını şöyle anlatıyor:''Romanı senoryalaştırmakta olan Poul Osborn bana oyunda kısacık rolü olan bir genci görmemi tavsiye etti.İlkin James Dean'i hiç gözüm tutmadı yine Marlon'u düşünmeye başladım.Ama Osborn'un gönlü olsun diye James Dean'ı Warner'ın NewYork ofisine davet ettim.İçeri girdiğimde o bir kanepenin kenarına oturmuş,blucin çaputlar ve sinsi köşelerden oluşmaktaydı.Yüzü gereksiz yere somurtuktu.Bundan hoşlanmadığım için onu beklettim.Buna gösterceği tepkiyi merak ediyodum.Galiba baskın çıkmıştım,odama çağırdığım zaman o küstah ifadesi silinmişti.Çene çalmaya yeltendim ya Jimmy'nin hiç sohbeti yoktu.Öylece oturup birbirimize baktık.Bana motorsikletiyle gezmeyi önerdi.Gezintiden zevk aldığımı söyleyemem,çünki jimmy gösteriş yapıyordu. Büyük kent trafiğini umursamayan bir taşra çocuğu.Ofise döndüğümde Osborn'u aradım ve bu çocuğun aynı romandaki Cal olduğunu söyledim.Jimmy'i yakınımızda oturan John Steinbeck'e gönderdim.Sonradan''Resmen Cal değil mi?'' diye sordum.''Resmen Cal''dedi.Hepsi bu.Havalananına gitmek için Jimmy'i oturduğu kenar mahalleden aldık.İsterseniz inanmayın,ama elinde kağıda sarılıp iplerle bağlanmış iki paketle çıkageldi. O lüks limuzinin içinde öyle aykırı kaçıyodu ki!.
Flim gösterime girdikten sonra büyük bir ün kazandı ve ardından diğerleri geldi.Rebel Without a Cause(Asi Gençlik)ve Gaint(Devlerin Aşkı).Diğer iki flimde de,ilk flimdeki gibi bunalımlı(İçsel savaşa düşmüş veya düşürülmüş),toplumun koyduğu anlamsız sert kurallara uymayan asi'yi canlandırdı.
Cennetin Doğuşu temelde incildeki Habil-Kabil hikayesiydi.Usta yazar John Steinback'in romanın sadece bir kısmını flime uyarlamıştır.Flimin konusu annesiz büyümüş iki kardeşin baskıcı bir babanın sevgisini kazanmak için yaptıkları rekabet etrafında gelişir.James Dean'in oynadığı Cal Trask karakteri annesi benzediği kerekçesiyle baba(Raymond Massy)tarafından sevilmez.James Dean için kendi hayatından bir kesit olan bu rolü canalandırmak zor olmadı.Jimmy role öyle uyum sağladı ki çekimler dışında sette de Raymond Massy'le arasında sürekli çatışma olur.Hemen ardından Asi Gençlik gelir.İşte bu flim James Dean'e bugün hala anılan sıfatını kazandırır.Asi Genç.Flim aileleri tarafından dışlanan gençlerin çatışmalarını konu alır.Gerçek hayatta ki aile yaşantısına bakıldığında da,James Dean için Jim Stark rolü zor olmasa gerek.Blucin,çizme giyen ve araba yarıştıran gençler.50'li yıllar için baş kaldırıcı bir fiildir.Acaba sadece 50'li yıllar için mi.Flim bu bağlamda bir kült olmuştur.Ve Türkçeye çevirilen ismiyle Devlerin Aşkı.Flim Teksas'ın petrolle deişen çehresini inceler.Jett Rink(James Dean)bir çiflikte sığırtmaç olarak çalışmaktadır.Çiftliğin sahibiyle evlenen Leslie'e(Elizabeth Taylor)aşık olur.Bu karşılıksız aşk zengin olma konusunda onu kamçılar.Sonuçta Teksas'ın en zengini olur.Büyüklüğü paranın belirlediği yerin en büyüğüdür.Gene de doyumsuzdur.Karakteri gereği uyumsuz ve ulaşılmaz bir Teksas'lı.Flim gerek zengin oyuncu kadrosuyla, gerek tarihsel bir kesit sergilemesi sebebiyle yüzyılın en iyi flimleri listelerinin başında gelir.
Hollywood'un ortasına aniden düşen taşralı bir gençti o.James Dean'in içindeki boşluk Hollywood'un boş kalan tahtını doldurmaya yetmiştir.Fakat James Dean için o noktaya gelmek kolay olmamıştı.Bir çok zorluklar,parasız geçen yıllar,annesizlik babasızlığın verdiği eziklik,en büyük aşkı Pier Angeli'nin başka biriyle ansızın evlenmesi... Belki de ulaşılmaz anlaşılmaz oluşunun,yanlızlığı sevişinin sebebide bunlardı.
James Dean'in aktörlük kadar sevdiği diğer bir uğraşı araba yarışlarına katılmaktı.Belki de içinde boşluk hissini yarışlarda aldığı haz ve zaferlerle tatmin etmeye çalışıyordu.
Peki neydi bu boşluk hissini ölümsüz bir efsaneye çeviren sebep?Belkide insanlar onun flimlerini izlediğinde kendilerini bulmuştu.James Dean'in koyu mavi gözleri içinde kendi bunalımlarını gördüler.Dağınık saçlarında kendi dağınıklıklarını ve özgürlük arzularını buldular.Çekingen tavırlarında baskılar karşısında ezilmiş tavırlarını buldular.İşte asilik te tam bu noktada geldi.Olması gerektiği gibi...Herkesin vermek isteyipte veremediği tepkilerdi James Dean.Neydi James Dean?Bir aktör mü yoksa daha fazlası mı?Hollywood'un ortasına düşmüş taşralı bir çocuk mu yoksa sınırları çoktan aşmış bir insan mı?İşte bütün bu soruları bir sır gibi bırakıp gitti James Dean.
Otuz Eylül 1955 sabahı araba yarışına katılmak için Hollywood'dan yeni Porsche'siyle birlikte ayrıldı.Kazadan önce otoyolda James Dean'e ceza kesen polis''Eğer biraz yavaş gitmezseniz Salinas'a bir daha gidemeyebilirsiniz'' dedi.66 ve 41 nolu yolları keşiştiği noktaya yaklaştığındakarşı şerittten gelen Ford kamyon Porsche'nin şeridine kaymaya başladı.Fordun sürücüsü zorlukla direksiyonu toparlar.Sonra Porsche'un tam önündeki 66. karayoluna dönmek için yeniden şerit değiştirir.Ford gene sürücüsünün kontrolünden çıkar.Ünlü aktörün son sözü:''Şu adam dursa hiç fene olmaz''olur.Ve Jemas Dean bu kazayla ölümsüzleşir.Hafızamızda hep o 24 yaşındaki asi JAMES DEAN olarak kalır.
KAYNAKLAR:*O bir Asiydi/William Bast*Bir Yaşam/Elia Kazan

21 Temmuz 2013 Pazar

ekşi sözlükte james dean-3

efsaneye marlon brando'nun onun için söyledikleriyle yaklaşacak olursak, filmlerinde ve özel hayatında brandoyu taklit etmeye çabalıyordu. özellikle 1953-54 yani dean'in yıldızının yeni yeni parlamaya basladığı dönemde, birçok orta-alt sınıf yeniyetmede görülebilecek "aniden gelen şöhreti tam olarak kaldıramamak" sendromunun (brando bunu kendisininde de yaşadığını itiraf ediyor) tipik bir örneğiydi. ancak gerçekten yetenekli ve sanki birazda doguştan hüzünlüydü."jimmy" yavaş yavaş kendi uslubunu bulmaya basladığı dönemde trajik bir trafik kazasıyla hayatını kaybetti. brando onu daha ziyade karşılaştıkları los angeles partilerinden hatıirladığını belirtiyor. hatta birgün onu kenara çekip demişki: "jimmy, artık beni taklit etmekten vazgecmelisin"
 
uzak bakışlı adam
 
güzel insan morissey' in çok sevdigi aktör, onun için süper bi şarkı bi de kitap yazmıştır.
 
lucky strike içerdi rahmetli.
 
larry king live'a çıkan rock hudson'ın eski karısı, öldükten sonra eşcinsel oldugu ortaya çıkan kocasının james'e aşık oldugunu ve james öldüğünde rock'un üzüntüden karalar bagladığını, kendini dagıttığını açıkladı. larry king, " peki siz bilmiyor muydunuz kocanızın ona aşık oldugunu?" diye sordu. ama aldığı yanıt "elbette ki hayır" oldu. hayır ne yani? sonradan mı baglantı kurdunuz hanfendi? "demek o o zamanlar hep james james diye ortalıkta dolanırdı,ölüncede cok üzülmüştü, eger bu adam eşcinselse demek ki o aralar james'e aşıktı" mı dedi kadın kendi kendine, nasıil bir muhakeme yetenegi?
 
elizabeth taylor' ın kendisini yanlız hissetmemesi için minik bi kedi yavrusu hediye ettiği efsanevi aktör.trafikte sürat yapma ile ilgili minik bir televizyon skeçinde de oynamıştır ayrıca ve burda gençlere "trafikte sürat yapmayın.kurtardığınız benim hayatım olabilir" diye esprili bi tavsiye de vermektedir.sonuç ortada
 
trafik kazasında yaşamını yitirinceye kadar amerikan halkı arabada emniyet kemeri takma konusunda gayet duyarsız takılmakta, "ne işimize yarar ki bu" şeklinde yorumlarda bulunmaktaydı. kendisi ölümünden sonra basında "emniyet kemeri taksaydı kurtulabilirdi" şeklindeki açıklamalardan sonra amerikadaki emniyet kemeri kullanımı ciddi oranda artış göstermiştir
 
güzel olan herşeyin kısa sürdüğüne dair kanıt gösterilebilecek, indiana doğumlu ölü çocuk
 
ölümünün 50. yıldönümü vesilesiyle, warner bros tarafından, doğduğu yerde 3 gün süren ve çevirdiği flimlerin oynatılacağı bir festival düzenlenen müteveffa aktör

james dean grave

20 Temmuz 2013 Cumartesi

james dean duvar kağıtları

James Dean'in Lanetli Arabası

Kendisi için "Hızlı yaşadı, genç öldü." denilen ünlü Amerikalı oyuncu James Dean 1955"de Porsche marka arabasıyla kaza yaparak hayatını kaybetti. Kazadan sonra arabası ile ilgili gelişen olaylar, insanların arabanın lanetli olduğuna inanmalarına neden oldu.
1. Kazadan sonra bir tamirhaneye çekilen arabanın motoru yerinden çıkıp düştü ve bir tamircinin iki bacağını birden kırdı.
2. Arabanın motorunu satın alan bir doktor motoru yarış arabasına taktırdı. Ancak kısa bir süre sonra bir yarış esnasında öldü. Aynı yarışta James Dean'in arabasının şaftının takılı olduğu bir araba da kaza yaptı ve onun sürücüsü de hayatını kaybetti.
3. Dean'in Porsche'u tamir edilip tamirhaneden çıkartıldıktan bir süre sonra tamirhane yandı.
4. Daha sonra Sacramento'da sergilenen araba bulunduğu platformdan düştü ve geç bir çocuğa çarparak çocuğun kalçasının kırılmasına neden oldu.
5. Oregon'da arabanın taşındığı TIR'ın römorku yerinden çıktı ve bir dükkana girdi.
6. Son olarak 1959"da çelik destekler üzerinde duran araba gizemli bir şekilde 11 parçaya bölündü
THE  AUTOMOTİVEİNDİA

16 Temmuz 2013 Salı

ekşi sözlükte james dean-2

akıllarda yer etmiş o en ünlü fotoğrafı (hani o gözlerini kısıp uzaklara baktığı fotoğraf) gene gözlüksüz çektirdiğini düşünürsek, üzerine kendisinin ileri derecede astigmat sahibi olduğunu eklersek, o fotoğrafın aslında karizma için kasten çekilmediğini; çekim esnasında james dean'in uzaklarda birşeyi görmeye çalıştığını düşünebiliriz.

kendisi ileri derecede miyoptu. en ünlü sözü: "daha iyi olmalıyım, her zaman daha da iyi olmalıyım, hatta en iyi olmak bile yetmez bana, o kadar iyi olmalıyım ki kimse yanıma dahi gelemesin."
ponshe spider'ı ile giderken kaza geçirmeden birkaç saniye önce söylediği son söz: "bizi görmüş olmalı" olmuştur. ama maalesef çarptiği arabanın sürücüsü onları (jimmy'nin yanında bir arkadaşı da oturmaktadır ve bu arkadaşı kazayı yaralı atlatmıştır) görmemiştir. jimmy'nin boynu kırılıp anında ölmüş, yanında oturan arkadaşı ise arabadan 20m ileri fırlayıp yola düşmüş ama kazayı kırıklarla atlatmıştır.
sadece 6 film cekmistir.
oynadığı filmlerde hep babasıyla sorunlu gençler rolündedir.
1931-1955. indiana doğumludur. kendisi hakkında detaylı bir kaynak isteyenler paul alexander'ın james dean boulevard of broken dreams adlı kitabını edinebilirler. tesadufe bakin ki, kendisi dunyaya geldikten tam 9000 gun sonra hayatini kaybetmistir. aktorun son saatleri:
september 30th, 8:00 a.m.: jimmy arrives at competition motors to check out the new porche with his mechanic,rolf wutheric. 10:00 a.m.: jimmy's father, winton, and uncle, charlie nolan dean, pay him a visit. together they have an early lunch at farmer's market. 1:30 p.m.: jimmy and wutherich pick up sanford roth and bill hickman. the group departs for salinas in two cars. 3:30 p.m.: outside of bakersfield, jimmy receives a ticket for speeding. 5:45 p.m.: at an intersection of routes 466 and 41, near cholame, jimmy's porche collides with a ford sedan driven by donald turnupseed. wutherich is thrown free; jimmy dies within seconds.
bir daniel bedingfield parçası.i wanna know olarak da bilinir.

sinema tarihinde oldukca onemli bi yere sahip olmus ve bi cok insani etkilemis asi idol. uc tane film cevirmis olup bunlar; "east of eden", "rebel without a cause" ve "giant"tir. ikinci filminin tam turkce cevirisinde oldugu gibi "sebepsiz bir isyan yada isyankar"dir aslında kendisi ama bu pek mevzuda edilmemistir.
bir arkadaşıyla birlikte başvurduğu filmlere oyuncu ayarlayan bir ajanstaki ilk konuşmasında ileride ne tür bir adam olacağını belli eden adam. zira arkadaşı "ne iş verseniz yaparım her yola gelirim" derken, james ağabeyimiz "beni başrol dışndaki herhangi bir şey için aramayın" demiştir.
kaza yapıp öldüğü arabasına verdiği ad little bastarddır.arabanın üzerinde de yazılıdır.
rebel without a cause adlı filmde, jim karakteriyle, judy ile şu diyalogu yapmış şahsiyet.
judy: all my life, i've been . i've been waiting for someone to love me, and now i love someone. and it's so easy. why is it so easy now?
jim: i don't know; it is for me, too.
judy: i love you, jim. i really mean it.
jim: well, i mean it...
bazen televizyonda, gazetede, radyoda kısacası herhangi bir yerde bir gencin öldüğünü duyduğumuzda üzülürüm. ama ilahi bir adalet çerçevesinde düşünmek gerekirse; o' nun ölümünde bir anlam arıyorum.

PIER ANGELI & JAMES DEAN, A GREAT LOVE

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Brando'nun gölgesindeki ilah: Dean

Hollywood'un ortasına aniden düşen taşralı bir gençti o. Birçok zorluklar, parasız geçen yıllar, annesizliğin ve babasızlığın verdiği eziklik, büyük aşkı Pier Angeli'nin başka biriyle ansızın evlenmesi. Ve 24 yaşında araba kazasıyla son bulan kısacık bir hayat. James Dean, bir 30 Eylül sabahı efsane mertebesine yükseldi
İtaat etmeye ve aşağılanmaya karşı bir direniş olarak geliştirilen tavırdır "cool". Marjinal bir azınlığın azınlığın takındığı savaş pozudur. Temel ahlak kurallarının mantığına uymadığını ve bu kuralların kendi üzerinde geçerli olmadığını ifade eden isyankar bir tutumdur. Sigara, alkol ve uyuşturucuyla arası çok iyidir, yerleşik kuralları sevmez. Protest kıyafetleri ve aykırı saç kesimlerini sever. İçe dönük ve bireyseldir, adamakıllı hazcıdır. Ancak bu hazcı tutum kendine zarar verme boyutuna çıkar ve ölümle oynaşma sınırlarına varır. Çoğu zaman ölüm kaçınılmazdır.
Dünyanın birçok bölgesinde gençlerin duvarlarını süsleyen ve aradan geçen 48 yıla rağmen popülerliği katlanarak devam eden bir insanın ilah statüsüne eriştiği gün: 30 Eylül 1955. Yeni yetme aktör James Dean'in kullandığı 1954 model gümüş renkli Porsche 550 Spyder karşı yoldan gelen Ford kamyonetle çarpışır. Kaza sabahı son zamanlarda merak saldığı araba yarışlarından birine daha katılmak üzere Hollywood'dan yanında co-pilotuyla hareket eder James Dean. Kaçınılmaz sondan kısa bir süre evvel Dean'e aşırı hız nedeniyle ceza kesen polis memuru "Eğer biraz yavaş olmazsanız Salinas'a bir daha hiç gidemeyebilirsiniz" der.
66 ve 41 No'lu yolların keşiştiği noktaya yaklaştıklarında; karşı şeritten gelen Ford kamyon Porsche'nin şeridine kaymaya başlar. Ford'un sürücüsü zorlukla direksiyonu toparlar. Sonra Porsche'un tam önündeki 66. karayoluna dönmek için yeniden şerit değiştirir. Ford yine sürücüsünün kontrolunden çıkar. Dean'in son sözü "Bizi görmüş olmalı" olur. Jimmy'nin boynu kırılır ve anında ölür, yanında oturan arkadaşı ise arabadan 20 m ileri fırlayıp yola düştüğü halde kazayı kırıklarla atlatır. En trajikomik nokta, hükümet için çektirdiği "Trafikte dikkatli olun kurtardığınız hayat benimki olabilir" dediği reklam filminin yayına girmesinden bir kaç hafta sonra yaşama veda etmesidir belki de... James Dean'i ölüme götüren Porsche Spyder marka spor araba George Barris tarafından 2 bin 500 dolara satın alındıktan sonra ABD'de nakil sırasında ortadan kaybolur
8 Şubat 1931 Yılında İndiana'nın küçük bir kasabası olan Marion'da Winton ve Mildred Dean'in çocuğu olarak dünyaya gelir. Diş teknisyeni olan babası Jimmy 5 yaşındayken evi terk eder, annesi 9 yaşındayken ölür. James Dean, halasının yanında Fairmont'taki küçük çiftlikte büyür. Liseyi bitirdiği California'da aktörlük eğitimi alır. Hayatının dönüm noktası, New York'a gitmesi olacaktır. Fazla parası olmadığı için ücretsiz eğitim veren Actor Studios'un yetenek sınavlarına girer ve kazanır. O zamanlar Dean'in ve birçok Amerikan gencinin büyük hayranlık duyduğu Marlon Brando'da bu okulda öğrenim görmüştür ne de olsa
Okulun kurucusu herkesçe malum Elia Kazan'dır. İlk sinema filmi ve ilk büyük başarısı olan East of Eden(Cennetin Doğusu) Kazan'ın kendisini keşfetmesiyle olur. Elia Kazan "Bir Yaşam" adlı kitabında James Dean'le karşılaşmasını şöyle anlatıyor: Romanı senaryolaştırmakta olan Paul Osborn bana bir oyunda kısacık rolü olan bir genci görmemi tavsiye etti. İlkin James Dean'i hiç gözüm tutmadı. Yine Marlon'u düşünmeye başladım. Ama Osborn'un gönlü olsun diye Dean'ı Warner'ın New York ofisine davet ettim. İçeri girdiğimde o bir kanepenin kenarına oturmuştu, yüzü gereksiz yere asıktı. Bundan hoşlanmadığım için onu beklettim. Buna göstereceği tepkiyi merak ediyordum. Galiba baskın çıkmıştım, odama çağırdığım zaman o küstah ifadesi silinmişti. Çene çalmaya yeltendim ya Jimmy'nin hiç sohbeti yoktu. Öylece oturup birbirimize baktık. Bana motosikletiyle gezmeyi önerdi. Gezintiden zevk aldığımı söyleyemem, zira Jımmy gösteriş yapıyordu: Büyük kent trafiğini umursamayan bir taşra çocuğu. Ofise döndüğümde Osborn'u aradım ve çocuğun aynen romandaki Cal olduğunu söyledim. Jimmy'i yakınımızda oturan John Steinbeck'e gönderdim. Sonradan "Resmen Cal değil mi" diye sordum. "Resmen Cal" dedi. Hepsi bu. Havaalanına gitmek için Jİmmy'i oturduğu kenar mahalleden aldık. İsterseniz inanmayın, ama elinde kağıda sarılıp iplerle bağlanmış iki paketle çıkageldi. O lüks limuzinin içine öyle aykırı kaçıyordu ki!
"Cennetin Doğusu" temelde incil'deki Habil-Kabil hikayesidir bir bakıma. Romanın sadece son kısmı filme uyarlanmıştır. Filmin konusu annesiz büyümüş iki kardeşin baskıcı bir babanın sevgisini kazanmak için yaptıkları rekabet etrafında gelişir. James Dean 'in oynadığı Cal Trask karakteri annesine benzediği gerekçesiyle baba (Raymond Massy) tarafından sevilmez. James Dean için kendi hayatından da bir kesit olan bu rolü başarıyla canlandırmak zor olmaz. Jimmy role öyle uyum sağlar ki çekimler dışında sette de Raymond Massy'le arasında sürekli bir çatışma olur. Hemen ardından Rebel Without a Cause (Asi Gençlik) gelir. İşte bu film James Dean'e bugün akıllara kazınmış olan imajı kazandırır: Asi genç. Film aileleri tarafından dışlanan gençlerin çatışmalarını konu alır. Gerçek hayattaki aile yaşantısına bakıldığında, James Dean için Jim Stark rolünü canlandırmak zor olmasa gerek. Blucin ve çizme giyen, ölümüne araba yarıştıran gençler. 50'li yılların savaş sonrası Amerikan gençliğinin prototipi dense yeridir bu karakter için. Film bu bağlamda bir kült olarak nitelenebilir. Bu arada bilmeyenler için küçük bir not; Asi Gençlik ilk kez proje olarak gündeme geldiğinde James Dean rolü için Tab Hunter, Natalie Wood'un canlandırdığı rol içinse Jayne Mansfield düşünülmüş.
Son rol aldığı filmse Giant olur. Ya da Türkçeye çevrilen ismiyle Devlerin Aşkı. Film Teksas'ın petrolle değişen çehresini inceler. Jett Rink (James Dean) bir çiftlikte sığırtmaç olarak çalışmaktadır. Çiftliğin sahibiyle evlenen Leslie'ye (Elizabeth Taylor) aşık olur. Fakat aşkına karşılık alamayınca zengin olarak intikam alma yolunu seçer. Hayvancılığı bırakarak petrole yönelir ve Teksas'ın en zengini olur. Büyüklüğü paranın belirlediği yerin en büyüğüdür. Gene de doyumsuzdur. Karakteri gereği uyumsuz ve ulaşılmaz bir Teksaslı. Film gerek zengin oyuncu kadrosuyla, gerek tarihsel bir kesit sergilemesi sebebiyle eleştirmenlerden tam puan alır.
Giant'ın çekimleri bittikten çok kısa bir süre sonra yaşamını yitirir Dean. Öte yandan akıllarda en çok kazınan filmi olan Asi Gençlik, sinemalarda en son gösterime giren filmi olur. Nedeni ise bir garabet örneğidir: Stüdyo ölü bir aktörün filminin çok ilgi çekmeyeceğini düşünmüş, fakat içerisinde Dean dışında Elizabeth Taylor ve Rock Hudson'ı da barındıran, büyük bütçeli Giant'ı gösterime sokmadan edememiştir. Filmi takiben binlerce kişinin stüdyoya gönderdiği James Dean temalı mektuplardan sonra, Asi Gençlik izleyicilerle buluşma imkanı bulur.
Sonsöz
Belki bir araba kazası sonucu yaşamını yitirmeseydi, bugün esamesi bile okunmayacaktı James Dean'in... Ancak bu kazada 24 yaşında ölmesi, ona ilk "cool aziz" olma statüsünü kazandırdı. Aslında Marlon Brando dururken, bu payeyi hak etmiyordu bizce, zira Dean'a atfedilen birçok özelliğin (asilik, giyim-kuşam ve aykırılık vb.) patenti zaten Brando'ya aitti. Brando'nun tek kusuru, hala ölmemiş olması kuşkusuz. Medya ve reklam endüstrisi, genç yaşta ölen yıldız sever malumunuz, bakınız Marilyn Monroe örneği. Efsaneler yaratılır, yıllarca bu efsane ince ince işlenerek genç tüketicilerin kalplerine ve elbette cüzdanlarına giden yol olarak kullanılır. Oysa ki Dean hiçbir zaman gerçek manada asi olamadı. Asi olan Brando'dur. "İsyan ettiğin şey nedir Johnny?" sorusuna "Senin sahip olduklarındır!" diyen Brando... Dean yalnızca olay yerinden uzaklaşarak, kendisini kimsenin göremeyeceği bir kuytuda sessizce ağlamayı tercih edecektir.
EKOLAY 30.09.2003

james dean ve tek aşkı pier angeli

14 Temmuz 2013 Pazar

james dean resimleri

ekşi sözlükte james dean

asi gençlik filmiyle ünlü, hızlı yaşa genç ol yaşam stilini uygulamış bir ekol

ben de liz taylor aşık olsam ben de hızlı ölürdüm dedirten karizma öbeği.

katıldığı hollywood davetlerinde falan kot pantolon giyerek herkesi özendirmiş ve kot pantolonun popülerligini arttırıp her yerde giyilebilmesini saglamıştır.

rol aldığı ilk önemli filmi "east of eden" dır. bunu asi gençlik takip eder. en son oynadığı film ise giantdır. kendisi giant'ın çekimleri bittikten çok kısa bir süre sonra ölmüştür. akıllarda en çok yer etmiş filmi olan asi gençlik sinemalarda en son gösterime giren filmdir. nedeni ise şaşırtıcı derecede komiktir aslında. stüdyo her ne akla hizmetse, ölü bir aktörün filminin çok ilgi çekmeyeceğini düşünmüş, fakat içerisinde james dean dışında elizabeth taylor ve rock hudson'ı da barındıran, büyük bütçeli giant'ı gösterime sokmadan edememiştir. bu filmi takiben binlerce kişinin stüdyoya gönderdiği james dean temalı mektuplardan sonra ancak asi gençlik izleyicilerle buluşabilmiştir. fena da olmamıştır hani.

james dean'in kendisine örnek aldığı yegane iki insan marlon brando ve montgomery clifttir. ünlü olduktan sonra bu ikisine sık sık telefon açtığı ve kendileriyle görüşmek istediğini bildirdiği belirtilir. marlon brando james dean'den mütemadiyen uzak dururken montgomery cliff çareyi mütemadiyen telefon numarasını değiştirmekte bumuştur. fakat james dean asidir, inatçıdır ve her defasında yeni numarasını bulmayı başarır, aramaya devam eder. james dean öldükten sonra montgomery cliff'in uzun bir süre boyunca her sarhoş olduğunda james dean'e yaptıkları yüzünden bebekler gibi hıçkıra hıçkıra ağladığı söylenir. bize de oh olmuş demek düser bu durumda.

james dean'in gözleri bozuktur. hatta şişe dibi benzeri kocaman bir gözlük kullandığı bilinir. şaşırtıcı olmasa gerek, sahnede ya da film çekimlerinde asla gözlük kullanmaz. geçirdiği trafik kazasıyla ilgili teorilerin birinde, o gün arabasını kullanırken gözlüklerini takmadığı iddia edilir

sanıldığının aksine, james dean elizabeth taylor'a hiç aşık olmamıştır. görgü tanıklarının söylediğine göre,devlerin aşkı setinde, elizabeth taylor james dean'den samimi bir söz öbeği duyabilmek için ne kadar çabalarsa çabalasın, alaka temalı bir yan cümlecik dahi duyamamıştır. gene de james dean'i sevdiği ve saydığı bilinir. kimileri buna anne şefkati yakıştırmasını yapmıştır. işin aslı james dean'in ünlü ve gözde olmasına karşın dönemin film yıldızlarının şaşalı hayatlarıyla yakından uzaktan ilgisi olmamasıdır. bu tür canım cicim ortamlarını hiç sevmediği ve uzak durduğu bilinir, bu yüzden de bir çok aktör kendisini pek sevmez. hatta dedikodu sütünlarında birçok kereler rezil edilir. hakkında "james dean t-shirt'ünü en son ne zaman değiştirdi" temalı yazılar çıkar.

356 sayısı ölümüne neden olmuştur

toplam üç film çevirebilmiştir