Denizden kumsala süzülen ıslak kadın repliğiyle hemcinslerinin aynı repliği öğrenmesine, o repliği güzel bir kadından ve de mayodan her gördüğünde de gözü gönlü açılan bir erkek güruhunun oluşmasına önayak olmuş dr. no' nun ilahesi ursula andress ile kısa süren, bol kavgalı bir aşk yaşamış aktör. James dean - ursula andress aşkı ile ilgili Hollywood' da; ' James dean, ursula andress ile iki dilde kavga edebilmek icin almanca öğreniyor ' deniliyormuş.
“rebel without a cause” lafını ne güzel taşıyan bir rahmetli abimizdir kendisi zira rebel without a cause ne demek abi uyuz musun? Bu mudur? Aklımda herhangi bir şey yok ben gene de tersleniyorum yataktan ters kalktım bugün mü demek? O kadar tripler, briyantinler boşa gidiyor be James im, altın briyantin sürseler sen gene aynı kalacakmışsın.
"the damaged but beautiful soul of our time." andy warhol
Liz sheridana’ya evlenme teklifi etmis güya. liz sherdana dediğinde bildiğin anne seinfield.
1954 senesinde bir pepsi cola reklâmında oynamış,1955 senesinde güvenli sürüşü destekleyen bir kampanyada yine ekranda görünmüş ve aynı dönemde, görüntülü bir radyo tiyatrosu formatında sahnelenen "i'm a fool" adlı kısa filmde, fötr şapkalı, takım elbiseli hali ile seyredilebilen aktör. Ölümünden önce çekilmiş son fotoğrafı olduğu rivayet edilen fotoğrafta, arabasındadır ve yanındaki arkadaşıyla el ele tutuşmuş, elleri havada fakat gülmeyen bir poz vermiştir.
James dean'in yaptığı kaza, failure analysis associates tarafindan kurulan gerçek boyutlu bir simülasyonla canlandırılmış ve kaza anında 55–56 mil hızla seyretmekte olduğu ispatlanmıştır. Bu da, dedikoduların aksine dean'in aşırı surat yapmadığı, bozuk gözleri yüzünden karşıdan gelen arabayı göremediği tezine götürür. Tabi bir de şu var ki, dean kazadan 2 saat 15 dakika önce aşırı hızdan dolayı ceza yemiştir! Yani o cezanın üstüne hız yapmaya devam etmesi asilik olurdu.*bunlar bir yana, imdb der ki: James dean'in Porsche’sine çarpan aracın sürücüsü olan Donald isimli şahıs, dean'in arabasına çarpmaktan kaçamamış, ama kazayla ilgili röportaj yapmak isteyen gazetecilerden çok usta manevralarla kaçmayı başarmıştır.
William bast tarafından şöyle yorumlanan genç adam. (içinizde hiç James dean 'ı o hep alıştığımız tazeliğinin dışında hayal eden var mı? Yaşlanmış halde?)
"benim üzerimde şu tesiri bırakmıştı ki; o, hayatı sanki alelade bir spor hadisesi olarak kabul ediyordu. bir basketbol oyunu gibi. Oynanması ve her ne pahasına olursa olsun, kazanılması lazım gelen bir oyun. Bir işe girişti mi, inanılmaz derecede çetin ve inatçı oluyordu. Yenilmesi imkânsız bir kuvvet haline geliyordu. Bununla beraber mağlup edilebilirdi. Lakin bu mağlubiyetini, galip gelen tarafa pek pahalıya mal ederdi. Garip ve sıkıntılı bir ruha malikti. Ona bu yorulmak bilmez azim ve gayreti veren neydi? Bütün kudretini kullanarak ne arıyordu? belki aşkı, belki mükemmeliyeti.."
(son kızım biraz uyduruk gibi gelse de yine de kısa fakat iyi bir analiz.)
Kaynak: hayat dergisi, no:35, 7 Haziran 1957, sf:14
"benim üzerimde şu tesiri bırakmıştı ki; o, hayatı sanki alelade bir spor hadisesi olarak kabul ediyordu. bir basketbol oyunu gibi. Oynanması ve her ne pahasına olursa olsun, kazanılması lazım gelen bir oyun. Bir işe girişti mi, inanılmaz derecede çetin ve inatçı oluyordu. Yenilmesi imkânsız bir kuvvet haline geliyordu. Bununla beraber mağlup edilebilirdi. Lakin bu mağlubiyetini, galip gelen tarafa pek pahalıya mal ederdi. Garip ve sıkıntılı bir ruha malikti. Ona bu yorulmak bilmez azim ve gayreti veren neydi? Bütün kudretini kullanarak ne arıyordu? belki aşkı, belki mükemmeliyeti.."
(son kızım biraz uyduruk gibi gelse de yine de kısa fakat iyi bir analiz.)
Kaynak: hayat dergisi, no:35, 7 Haziran 1957, sf:14
"only the gentle are ever really strong." (sadece hassas olanlar gerçekten her zaman güçlüdür.)
"dream as if you'll live forever. live as if you'll die today." (sonsuza dek yaşayacakmışçasına hayal et. Bugün ölecekmişçesine yaşa)—j.d.
hayatını ve belki o asi, aldırmaz hallerinin atında kopan fırtınaları, gözlerindeki saniyelik hüznü, hassasiyeti; kendini bu muhteşem 2 cümleyle dile getirmiş, her daim genç kalacak oyuncu.
"if a man can bridge the gap between life and death. i mean, if he can live on after his death, then maybe he was a great man." (birisi eğer hayatla ölüm arasındaki boşluğa köprü olabilirse... Yani ölümünden sonra bile yaşayabilirse, o zaman belki de o önemli, büyük bir insandır.) —j.d.
"dream as if you'll live forever. live as if you'll die today." (sonsuza dek yaşayacakmışçasına hayal et. Bugün ölecekmişçesine yaşa)—j.d.
hayatını ve belki o asi, aldırmaz hallerinin atında kopan fırtınaları, gözlerindeki saniyelik hüznü, hassasiyeti; kendini bu muhteşem 2 cümleyle dile getirmiş, her daim genç kalacak oyuncu.
"if a man can bridge the gap between life and death. i mean, if he can live on after his death, then maybe he was a great man." (birisi eğer hayatla ölüm arasındaki boşluğa köprü olabilirse... Yani ölümünden sonra bile yaşayabilirse, o zaman belki de o önemli, büyük bir insandır.) —j.d.
Serseriliğin tanrısı. Soğukta, sokakta, kar yakarken, şarap içmektir.
Beyaz perdede ilk göründüğü film için en iyi erkek oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen kişidir ki kendisi dışında sadece 5 kişi ilk filmlerinde bu ödüle aday gösterilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder