21 Ağustos 2013 Çarşamba
17 Ağustos 2013 Cumartesi
ekşi sözlükte james dean
Trafik kazası geçirmeseydi zaten büyük ihtimal sigaradan ölürdü.
East of eden ve giant filmleriyle Oscar aday gösterilmiştir. East of eden filmindeki performansı ile öldükten sonra Oscar’a aday olan ilk aktör olmuştur.
Böyle bebeksi yüze böyle demlenmiş duruş, böyle çözdüm abi ben olayı ,bakışı oran orantı olasılık filan ah ah
Hilary duff, phil ochs ve lou reed gibi isimlerin, anısına şarkı yazdıkları, 24 yaşında geçirdiği bir trafik kazası sonucu yaşamını yitiren, özünde de başarılı olmasına rağmen hayata erken veda etmesi ile efsaneleşen ABD’li sinema oyuncusu.
Kıskanıyorum ben bu adamı. Ne var ki!
Her ne hikmetse twillight'taki Edward efendi'nin imajı bu merhuma pek bir benzer.
Bu dünyaya gelmiş en şahane erkek.
dream as if you'll live forever, live as if you'll die today". Sen böyle diyorsun da abi olmuyor yahu. Beceremiyorum.
sadece karizma olsun, artistlik olsun diye hiç tanımayanlar tarafından posterleri asılan adam. Öyledir james dean abim, duruşu bile çok şey anlatır.
Aslında hayallerinin arabası, ölürken içinde bulunduğu Porsche spyder değildi, James dean'in. Daha önce sahip olduğu Porsche 356 ile yarışlara katılan dean, yarışma sevdasını sürdürmek amacıyla o zamanlar İngiltere’de çok popüler olan lotus'dan mk.10 u istedi. Fakat lotus taahhüt ettiği tarihte arabayı hazır edemeyince, James dean yarışlardan uzak kalmamak adına Porsche spyder'ı satın aldı. Porsche’yi teslim aldıktan 9 gün sonra da malum kaza gerçekleşti. Yani lotus mühendisleri biraz daha hızlı çalışsaydı, belki de tarih değişecekti.
Efsanenin, hafızalardaki en büyük tamamlayıcısı sigarasıydı. Hatırı sayılır bir kitleyi sigaraya başlatmıştır, bu yüzden de tütün devlerinin heykelini diktirmeleri gerekir. İstisnaları saymazsak ömür boyu sadık müşterilerden bahsediyoruz ne de olsa.
Ölümünden sonra bile, kaza yaptığı arabasının enkazının etrafa ölüm saçtığına yönelik belki gerçek, belki de şehir efsanesi hikâyeler ile adından söz ettiren aktör.
30 Eylül 1955 günü James Dean, Porsche Spyder marka arabasının başka bir araçla kafa kafaya çarpışması sonucu ölmüştür. Dean arabasını severdi, ona little bastard adını vermişti. Ama kız arkadaşı ursula andress arabaya binmeyi reddediyor, dostu nick adams arabadan hoşlanmıyordu. Aktör alec guinness arabayı görünce titremeye başlamış, binmemesi için Dean'i uyarmış, arabadan kurtulmazsa bir hafta içinde öleceğini söylemişti. Bir hafta geçmeden Dean, Salinas'taki bir yarışa giderken kaza yaptı ve little bastard ezilmiş bir sigara kutusu gibi bir hendeğe yuvarlandı. Dean acil servise giderken öldü. Porsche daha sonra bir yenileme manyağı olan George barris'in eline geçti. barris, arabayı parçaları için almıştı. barris arabayı teslim alırken, little bastard kamyondan yuvarlanıp tamircilerden birinin bacağını kırdı. barris motoru troy mchenry'ye, vitesi de william eschrid'e sattı; ikisi de Ekim 1956'daki bir yarışta kaza yaptı. eschrid porsche'sine takla attırarak ağır yaralandı, mchenry de arabanın kontrolünü kaybedip pistten çıktı ve öldü. Bu arada barris bu ezik büzük arabanın parçalarını satmaya doyamıyordu, tekerleklerini de ismi bilinmeyen birine satmıştı. O da geri dönüp iki tekerleğin birden patladığını, onu (Dean’in başına gelenler gibi) bir hendeğe sürüklediğini söyledi.
barris ezik araba gövdesini California otoyol devriyesi'ne, bir yol emniyeti sergisi için sattı (akıllanmıyor da!), ama sergi için salinas'a götürüldüğü sırada, onu taşıyan kamyon yoldan çıktı ve meydana gelen kazada sürücü öldü. Artık belasını arayan barris adı batasıca little bastard'ı en son 1958 yılında, Florida’daki bir başka yol emniyeti sergisi için ödünç verdiği sırada gördü. Otuz bir yıl sonra, los Angeles times, onun sergiden sonra porscheyi kamyona yüklenirken gördüğünü, ama kamyon gideceği yere vardığında arabanın kayıp olduğunu söylediğini yazdı. little bastard ile bağlantılı bir sürü ölüm Dean’in felsefesinin ürkütücü bir yansıması gibi: "saygı duyulacak tek şey ölüm. Kaçınılmaz, reddedilemez tek gerçek o." (alıntıdır)
30 Eylül 1955 günü James Dean, Porsche Spyder marka arabasının başka bir araçla kafa kafaya çarpışması sonucu ölmüştür. Dean arabasını severdi, ona little bastard adını vermişti. Ama kız arkadaşı ursula andress arabaya binmeyi reddediyor, dostu nick adams arabadan hoşlanmıyordu. Aktör alec guinness arabayı görünce titremeye başlamış, binmemesi için Dean'i uyarmış, arabadan kurtulmazsa bir hafta içinde öleceğini söylemişti. Bir hafta geçmeden Dean, Salinas'taki bir yarışa giderken kaza yaptı ve little bastard ezilmiş bir sigara kutusu gibi bir hendeğe yuvarlandı. Dean acil servise giderken öldü. Porsche daha sonra bir yenileme manyağı olan George barris'in eline geçti. barris, arabayı parçaları için almıştı. barris arabayı teslim alırken, little bastard kamyondan yuvarlanıp tamircilerden birinin bacağını kırdı. barris motoru troy mchenry'ye, vitesi de william eschrid'e sattı; ikisi de Ekim 1956'daki bir yarışta kaza yaptı. eschrid porsche'sine takla attırarak ağır yaralandı, mchenry de arabanın kontrolünü kaybedip pistten çıktı ve öldü. Bu arada barris bu ezik büzük arabanın parçalarını satmaya doyamıyordu, tekerleklerini de ismi bilinmeyen birine satmıştı. O da geri dönüp iki tekerleğin birden patladığını, onu (Dean’in başına gelenler gibi) bir hendeğe sürüklediğini söyledi.
barris ezik araba gövdesini California otoyol devriyesi'ne, bir yol emniyeti sergisi için sattı (akıllanmıyor da!), ama sergi için salinas'a götürüldüğü sırada, onu taşıyan kamyon yoldan çıktı ve meydana gelen kazada sürücü öldü. Artık belasını arayan barris adı batasıca little bastard'ı en son 1958 yılında, Florida’daki bir başka yol emniyeti sergisi için ödünç verdiği sırada gördü. Otuz bir yıl sonra, los Angeles times, onun sergiden sonra porscheyi kamyona yüklenirken gördüğünü, ama kamyon gideceği yere vardığında arabanın kayıp olduğunu söylediğini yazdı. little bastard ile bağlantılı bir sürü ölüm Dean’in felsefesinin ürkütücü bir yansıması gibi: "saygı duyulacak tek şey ölüm. Kaçınılmaz, reddedilemez tek gerçek o." (alıntıdır)
15 Ağustos 2013 Perşembe
7 Ağustos 2013 Çarşamba
James Dean Sonsuza Kadar Genç
8 Şubat 1931 gecesi saat 02:08’de dünyaya gelen ve adını doğumunu üstlenen doktor James Emmick ve ünlü İngiliz şair Lord Byron’dan alan James Byron Dean, 1955 yılında trajik bir kazada hayatını kaybedinceye kadar, kısa kariyerinde rol aldığı sadece üç sinema filmiyle efsaneleşen bir isim.
Babası Winston’ın diş teknisyeni olarak çalıştığı Marion/Indiana’daki Gable Apartmanı’nda doğan James, 1930’lu yıllarda pek de sık rastlanmayan bir durumu vardı: James, evlilik dışı bir hamilelik sonucu dünyaya geldi. Ailesi, bu hamileliği daha kabul edilebilir bir duruma getirmek için 1930 yılında evlendiler ve evlilik tarihlerini 1929 olarak değiştirdiler.
1931 yılına dönelim. Annesi Mildred’ın büyük bir aşkla sevdiği James, annesinin kısa yaşamının odağı haline geldi. 1935’te Kaliforniya’ya taşınan Dean ailesi, burada 4 güzel yıl geçirdiler. Ta ki 29 yaşındaki Mildred Wilson Dean’in 14 Nisan 1940’taki ölümüne kadar. O dönemde 9 yaşında olan James, annesinin ölümünden sonra toparlanamadı. Ekonomik sıkıntılar da çeken baba Winston, küçük oğlunun bakımını üstlenemeyeceğine karar verdi ve onu teyzesi ve dayısının yanına, Fairmount’a gönderdi.Çiftlik hayatına kısa sürede adapte olan James, okulda da son derece başarılı bir öğrenciydi. Özellikle spor ve tiyatro derslerinde öne çıkan James aynı zamanda Fairmount Lisesi’nin basketbol takımı Quakers’ın da oyuncusuydu. Spor konusunda olduğu kadar tiyatroda da yetenkekliydi. Okulunda sergilenen Mooncalf Mugford, Rüzgar Gibi Geçti, Maymunun Pençesi, Coles County’den Bir Elma ve Onu Seninle Götüremezsin gibi tiyatro oyunlarında başroldeydi.
1949’da James Fairmount Lisesi’nden mezun olan James, 1950’de Santa Monica Koleji’ne başladı. Yine 1950’de ilk aktörlük işi olan bir Pepsi reklamından 30 dolar kazandı. Yalnızca 20 yaşındayken, aktörlük kariyerinin peşinden gitmek için koleji bıraktı. Fixed Bayonets ve Has Anybody Seen My Gal? gibi filmlerde küçük roller aldı. Hollywood’da pek ilerleyemiyordu. Bir oyunculuk öğretmeni ve aktör olan James Whitmore’un tavsiyesine uydu ve tiyatroya devam etmek için New York’a taşındı. James Dean bir arkadaşı olan Christine White ile Actors Studio seçmelerine katıldı ve kabul edildi. Şimdiye kadarki en genç üyeleriydi. James televizyonda çabucak başarıyı yakaladı. Birçok televizyon tiyatrosu projesinde başrol oldu. 1952’de James, oldukça kötü eleştiriler alan See the Jaguar adlı bir Broadway oyununda rol aldı, ancak eleştirmenler oyuna verdikleri kötü notlara rağmen Dean’i sevdiler. 1954’te Louis Jordan ve Geraldine Page ile Gide’ın The Immortalist oyunuyla Broadway’e döndü. Cennetin Doğusu bir Cal’a ihtiyaç duyuyordu ve yönetmen Elia Kazan, Cal’i James Dean’de buldu. James, Cennetin Doğusu’nun setinde, hayatının aşkı Pier Angeli ile tanıştı. Aynı yılın sonlarında Pier, şarkıcı Vic Damone ile evlenmek için James’i terk etti. Bu olaydan sonra James’in kalbinin çok kırılmış olduğu söylenir.
1955 Jimmy için harika bir yıldı, ironik bir şekilde en başarılı yılıydı. Asi Gençlik ve Devlerin Aşkı’nı 1955’te yaptı. Her iki film için de övgü dolu eleştiriler aldı. Devlerin Aşkı’nı çektikten yalnızca bir hafta sonra, Jimmy Salinas’taki büyük yarışa giderken mutlu ve heyecanlıydı. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. 30 Eylül 1955’te, kötü şöhretiyle yerleşen bir günde, James Dean, Paso Robles yakınlarında 17:45’te bir araba kazasında hayatını kaybetti. Dünya James için yas tuttu.
James, daima harika bir aktör olarak hatırlanacak ve sonsuza kadar genç kalacak.
James Dean, diğer beyazperde yıldızları içinde en göz alıcı kısa kariyerlerden birine sahipti. Bir seneden biraz fazla zamanda ve sadece üç filmde, Dean yaygın olarak hayran olunan bir beyazperde kişiliği, 50’li yılların ortalarının hareketli Amerikan gençliğinin kişileşmiş hali ve filmlerinden biri olan “Asi Gençlik” filminin başlığının somutlaşmış hali oldu. James Dean, “Cennetin Doğusu” ve “Devlerin Aşkı” filmlerindeki performanslarıyla iki kez Akademi Ödülüne aday gösterildi. Yalnızca üç film yapmış olmasına rağmen, bunlar yalnızca bir yıldan biraz uzun bir sürede yapıldı. James Dean’in biyografisi “Little Boy Lost”ta Joe Hyams onun kariyerini özetliyor:
“…Bugün neden bu kadar çok insana bu kadar çok şey ifade ettiğinin basit bir açıklaması yok. Belki de oyunculuğunda, tüm genç insanların bir parçası olan umutları ve korkuları ifade etmekteki içgüdüsel yeteneğinden dolayıdır… Filmlerde olduğu gibi, bir şekilde, her kuşakta her genç insanın çözmesi gereken sorunları zekice dramatize etmeyi başardı.”
NOBLE AND ROYAL
Babası Winston’ın diş teknisyeni olarak çalıştığı Marion/Indiana’daki Gable Apartmanı’nda doğan James, 1930’lu yıllarda pek de sık rastlanmayan bir durumu vardı: James, evlilik dışı bir hamilelik sonucu dünyaya geldi. Ailesi, bu hamileliği daha kabul edilebilir bir duruma getirmek için 1930 yılında evlendiler ve evlilik tarihlerini 1929 olarak değiştirdiler.
1931 yılına dönelim. Annesi Mildred’ın büyük bir aşkla sevdiği James, annesinin kısa yaşamının odağı haline geldi. 1935’te Kaliforniya’ya taşınan Dean ailesi, burada 4 güzel yıl geçirdiler. Ta ki 29 yaşındaki Mildred Wilson Dean’in 14 Nisan 1940’taki ölümüne kadar. O dönemde 9 yaşında olan James, annesinin ölümünden sonra toparlanamadı. Ekonomik sıkıntılar da çeken baba Winston, küçük oğlunun bakımını üstlenemeyeceğine karar verdi ve onu teyzesi ve dayısının yanına, Fairmount’a gönderdi.Çiftlik hayatına kısa sürede adapte olan James, okulda da son derece başarılı bir öğrenciydi. Özellikle spor ve tiyatro derslerinde öne çıkan James aynı zamanda Fairmount Lisesi’nin basketbol takımı Quakers’ın da oyuncusuydu. Spor konusunda olduğu kadar tiyatroda da yetenkekliydi. Okulunda sergilenen Mooncalf Mugford, Rüzgar Gibi Geçti, Maymunun Pençesi, Coles County’den Bir Elma ve Onu Seninle Götüremezsin gibi tiyatro oyunlarında başroldeydi.
1949’da James Fairmount Lisesi’nden mezun olan James, 1950’de Santa Monica Koleji’ne başladı. Yine 1950’de ilk aktörlük işi olan bir Pepsi reklamından 30 dolar kazandı. Yalnızca 20 yaşındayken, aktörlük kariyerinin peşinden gitmek için koleji bıraktı. Fixed Bayonets ve Has Anybody Seen My Gal? gibi filmlerde küçük roller aldı. Hollywood’da pek ilerleyemiyordu. Bir oyunculuk öğretmeni ve aktör olan James Whitmore’un tavsiyesine uydu ve tiyatroya devam etmek için New York’a taşındı. James Dean bir arkadaşı olan Christine White ile Actors Studio seçmelerine katıldı ve kabul edildi. Şimdiye kadarki en genç üyeleriydi. James televizyonda çabucak başarıyı yakaladı. Birçok televizyon tiyatrosu projesinde başrol oldu. 1952’de James, oldukça kötü eleştiriler alan See the Jaguar adlı bir Broadway oyununda rol aldı, ancak eleştirmenler oyuna verdikleri kötü notlara rağmen Dean’i sevdiler. 1954’te Louis Jordan ve Geraldine Page ile Gide’ın The Immortalist oyunuyla Broadway’e döndü. Cennetin Doğusu bir Cal’a ihtiyaç duyuyordu ve yönetmen Elia Kazan, Cal’i James Dean’de buldu. James, Cennetin Doğusu’nun setinde, hayatının aşkı Pier Angeli ile tanıştı. Aynı yılın sonlarında Pier, şarkıcı Vic Damone ile evlenmek için James’i terk etti. Bu olaydan sonra James’in kalbinin çok kırılmış olduğu söylenir.
1955 Jimmy için harika bir yıldı, ironik bir şekilde en başarılı yılıydı. Asi Gençlik ve Devlerin Aşkı’nı 1955’te yaptı. Her iki film için de övgü dolu eleştiriler aldı. Devlerin Aşkı’nı çektikten yalnızca bir hafta sonra, Jimmy Salinas’taki büyük yarışa giderken mutlu ve heyecanlıydı. Ancak bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. 30 Eylül 1955’te, kötü şöhretiyle yerleşen bir günde, James Dean, Paso Robles yakınlarında 17:45’te bir araba kazasında hayatını kaybetti. Dünya James için yas tuttu.
James, daima harika bir aktör olarak hatırlanacak ve sonsuza kadar genç kalacak.
James Dean, diğer beyazperde yıldızları içinde en göz alıcı kısa kariyerlerden birine sahipti. Bir seneden biraz fazla zamanda ve sadece üç filmde, Dean yaygın olarak hayran olunan bir beyazperde kişiliği, 50’li yılların ortalarının hareketli Amerikan gençliğinin kişileşmiş hali ve filmlerinden biri olan “Asi Gençlik” filminin başlığının somutlaşmış hali oldu. James Dean, “Cennetin Doğusu” ve “Devlerin Aşkı” filmlerindeki performanslarıyla iki kez Akademi Ödülüne aday gösterildi. Yalnızca üç film yapmış olmasına rağmen, bunlar yalnızca bir yıldan biraz uzun bir sürede yapıldı. James Dean’in biyografisi “Little Boy Lost”ta Joe Hyams onun kariyerini özetliyor:
“…Bugün neden bu kadar çok insana bu kadar çok şey ifade ettiğinin basit bir açıklaması yok. Belki de oyunculuğunda, tüm genç insanların bir parçası olan umutları ve korkuları ifade etmekteki içgüdüsel yeteneğinden dolayıdır… Filmlerde olduğu gibi, bir şekilde, her kuşakta her genç insanın çözmesi gereken sorunları zekice dramatize etmeyi başardı.”
NOBLE AND ROYAL
4 Ağustos 2013 Pazar
2 Ağustos 2013 Cuma
ekşi sözlükte james dean (4)
Denizden kumsala süzülen ıslak kadın repliğiyle hemcinslerinin aynı repliği öğrenmesine, o repliği güzel bir kadından ve de mayodan her gördüğünde de gözü gönlü açılan bir erkek güruhunun oluşmasına önayak olmuş dr. no' nun ilahesi ursula andress ile kısa süren, bol kavgalı bir aşk yaşamış aktör. James dean - ursula andress aşkı ile ilgili Hollywood' da; ' James dean, ursula andress ile iki dilde kavga edebilmek icin almanca öğreniyor ' deniliyormuş.
“rebel without a cause” lafını ne güzel taşıyan bir rahmetli abimizdir kendisi zira rebel without a cause ne demek abi uyuz musun? Bu mudur? Aklımda herhangi bir şey yok ben gene de tersleniyorum yataktan ters kalktım bugün mü demek? O kadar tripler, briyantinler boşa gidiyor be James im, altın briyantin sürseler sen gene aynı kalacakmışsın.
"the damaged but beautiful soul of our time." andy warhol
Liz sheridana’ya evlenme teklifi etmis güya. liz sherdana dediğinde bildiğin anne seinfield.
1954 senesinde bir pepsi cola reklâmında oynamış,1955 senesinde güvenli sürüşü destekleyen bir kampanyada yine ekranda görünmüş ve aynı dönemde, görüntülü bir radyo tiyatrosu formatında sahnelenen "i'm a fool" adlı kısa filmde, fötr şapkalı, takım elbiseli hali ile seyredilebilen aktör. Ölümünden önce çekilmiş son fotoğrafı olduğu rivayet edilen fotoğrafta, arabasındadır ve yanındaki arkadaşıyla el ele tutuşmuş, elleri havada fakat gülmeyen bir poz vermiştir.
James dean'in yaptığı kaza, failure analysis associates tarafindan kurulan gerçek boyutlu bir simülasyonla canlandırılmış ve kaza anında 55–56 mil hızla seyretmekte olduğu ispatlanmıştır. Bu da, dedikoduların aksine dean'in aşırı surat yapmadığı, bozuk gözleri yüzünden karşıdan gelen arabayı göremediği tezine götürür. Tabi bir de şu var ki, dean kazadan 2 saat 15 dakika önce aşırı hızdan dolayı ceza yemiştir! Yani o cezanın üstüne hız yapmaya devam etmesi asilik olurdu.*bunlar bir yana, imdb der ki: James dean'in Porsche’sine çarpan aracın sürücüsü olan Donald isimli şahıs, dean'in arabasına çarpmaktan kaçamamış, ama kazayla ilgili röportaj yapmak isteyen gazetecilerden çok usta manevralarla kaçmayı başarmıştır.
William bast tarafından şöyle yorumlanan genç adam. (içinizde hiç James dean 'ı o hep alıştığımız tazeliğinin dışında hayal eden var mı? Yaşlanmış halde?)
"benim üzerimde şu tesiri bırakmıştı ki; o, hayatı sanki alelade bir spor hadisesi olarak kabul ediyordu. bir basketbol oyunu gibi. Oynanması ve her ne pahasına olursa olsun, kazanılması lazım gelen bir oyun. Bir işe girişti mi, inanılmaz derecede çetin ve inatçı oluyordu. Yenilmesi imkânsız bir kuvvet haline geliyordu. Bununla beraber mağlup edilebilirdi. Lakin bu mağlubiyetini, galip gelen tarafa pek pahalıya mal ederdi. Garip ve sıkıntılı bir ruha malikti. Ona bu yorulmak bilmez azim ve gayreti veren neydi? Bütün kudretini kullanarak ne arıyordu? belki aşkı, belki mükemmeliyeti.."
(son kızım biraz uyduruk gibi gelse de yine de kısa fakat iyi bir analiz.)
Kaynak: hayat dergisi, no:35, 7 Haziran 1957, sf:14
"benim üzerimde şu tesiri bırakmıştı ki; o, hayatı sanki alelade bir spor hadisesi olarak kabul ediyordu. bir basketbol oyunu gibi. Oynanması ve her ne pahasına olursa olsun, kazanılması lazım gelen bir oyun. Bir işe girişti mi, inanılmaz derecede çetin ve inatçı oluyordu. Yenilmesi imkânsız bir kuvvet haline geliyordu. Bununla beraber mağlup edilebilirdi. Lakin bu mağlubiyetini, galip gelen tarafa pek pahalıya mal ederdi. Garip ve sıkıntılı bir ruha malikti. Ona bu yorulmak bilmez azim ve gayreti veren neydi? Bütün kudretini kullanarak ne arıyordu? belki aşkı, belki mükemmeliyeti.."
(son kızım biraz uyduruk gibi gelse de yine de kısa fakat iyi bir analiz.)
Kaynak: hayat dergisi, no:35, 7 Haziran 1957, sf:14
"only the gentle are ever really strong." (sadece hassas olanlar gerçekten her zaman güçlüdür.)
"dream as if you'll live forever. live as if you'll die today." (sonsuza dek yaşayacakmışçasına hayal et. Bugün ölecekmişçesine yaşa)—j.d.
hayatını ve belki o asi, aldırmaz hallerinin atında kopan fırtınaları, gözlerindeki saniyelik hüznü, hassasiyeti; kendini bu muhteşem 2 cümleyle dile getirmiş, her daim genç kalacak oyuncu.
"if a man can bridge the gap between life and death. i mean, if he can live on after his death, then maybe he was a great man." (birisi eğer hayatla ölüm arasındaki boşluğa köprü olabilirse... Yani ölümünden sonra bile yaşayabilirse, o zaman belki de o önemli, büyük bir insandır.) —j.d.
"dream as if you'll live forever. live as if you'll die today." (sonsuza dek yaşayacakmışçasına hayal et. Bugün ölecekmişçesine yaşa)—j.d.
hayatını ve belki o asi, aldırmaz hallerinin atında kopan fırtınaları, gözlerindeki saniyelik hüznü, hassasiyeti; kendini bu muhteşem 2 cümleyle dile getirmiş, her daim genç kalacak oyuncu.
"if a man can bridge the gap between life and death. i mean, if he can live on after his death, then maybe he was a great man." (birisi eğer hayatla ölüm arasındaki boşluğa köprü olabilirse... Yani ölümünden sonra bile yaşayabilirse, o zaman belki de o önemli, büyük bir insandır.) —j.d.
Serseriliğin tanrısı. Soğukta, sokakta, kar yakarken, şarap içmektir.
Beyaz perdede ilk göründüğü film için en iyi erkek oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen kişidir ki kendisi dışında sadece 5 kişi ilk filmlerinde bu ödüle aday gösterilmiştir.
Etiketler:
1931,
1955,
hollywood,
icon,
indiana,
james dean,
little bastard,
liz sheridana,
oscar,
porche spyder,
salinas,
william bast
1 Ağustos 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)